Şaşırtıcı İstanbul Efsaneleri

Bu efsaneye göre Hz. İsa'nın ölümünden önce son kez kullandığı Kutsal Kadeh'in binlerce elçi tarafından çok değerli olduğu söyleniyor. Çünkü bu kadehten içen kişinin ölümsüz olduğuna inanılıyor. Bizans imparatoru Helen, Kudüs'ü ziyareti sırasında şehri korumak için İstanbul'a birçok eşyalasıyla birlikte bir de kadeh getirdi.

Efsaneye göre İstanbul'un altı birbirine bağlı tünellerle kaplanmış, bu tüneller Bazilika Sarayı'nın gizli bölümünden girilerek Marmara Denizi'nin altından Kınalıad'a kadar devam ediyor.

Bir efsaneye göre Kapalıçarşı'nın altındaki bu tünellerden çarşının gizli kısımlarına girildiği, bu koridorlarda, tabakların gümüş kaplanması için atölyelerin yapıldığı ve çalışı için Kuran'ın basıldığı söyleniyor.

Ayasofya'nın kubbesinin yerleştirilmesi sırasında paranın bitmesi üzerine İmparator Justinian'a gelen beyaz elbiseli bir gencin imparatordan istediği kadar katır istediğini anlatan bir efsane ve şöyle devam ediyor: İmparator ona göndereceğini söylediğinde, imparator aldırmadı. Ertesi gün genç adam gelip imparatora neden katırları vermediğini sorar.

Genç adam, katırları alarak şehri terk eder ve onları imparatora götürür ve orada gizli sarayın hazinelerinden aldığı altını yükler.

İmparator akrabalarına bu olayı anlattığında tılsım kırılır ve kimse genç meleği ve onun altınını görmez. "

Yunanlıların İstanbul surlarının melekler tarafından yapıldığına inandığı efsanede, Aziz Konstantin'in pek çok gemisi ve ordusuyla bugün Roma'dan İstanbul'a geldiği kaydedilmektedir.

İmparator yere indiğinde, bir Tanrı meleğinin onu gördüğüne ve şöyle dediğine inanılır: "Buraya yerleşmelisiniz, ama şimdi atınızdan inmeyin, geriye bakmayın ve atınızı geldiğiniz yere geri sürmeyin. "

Bunu takiben, Tenrı'nın dediği gibi davranan imparatorun, bir öğleden sonra geziden sonra ata bindiği yere gelip arkasına bakıp duvarın yükseldiğini gördüğüne dair söylentiler var.

Efsaneye göre krala, en sevdiği kızı on sekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından ısırılacağı söylenir. Her şeyden çok sevdiği kızını korumak isteyen kral, denizin ortasındaki bir kuleyi tamir eder ve kızını buraya yerleştirir. Kızından uzak olmak ona zarar verir ama kızının güvenliği için buna tahammül eder.

Fakat kız on sekiz yaşına geldiğinde kehanet gerçekleşir ve kuleye gönderilen yiyeceklerin arasında üzüm sepetinden çıkan yılan prenses zehirlenerek ölümüne neden olur.

Süleymaniye Külliyesi'nin temelinin atılmasının ardından Mimar Sinan tüm inşaat çalışmalarını durdurdu ve temelin oturup güçlenmesi için bir yıl bekledi. İnşaatın durduğu haberini alan Safevi Şah Tahmasb, rakibi olarak gördüğü Kanuni Sultan Süleyman'ı utandırmak istedi ve inşaatın tamamlanabilmesi için Sultan'a hazinelerle dolu bir sandık gönderdi.